1.2. Ağ Tarihçesi
Zamanla bilgisayarlar küçüldü ve daha komplike cihazlar oldular. Fakat endüstriye
hala daha büyük ve çok daha güçlü makineler hükmediyordu. Hesaplama gelişti,
bilgisayarlar birden fazla uygulamayı işleyebilir hale geldiler ve geniş merkezi mainframe
bilgisayarlar oldular. Yani pek çok terminal ve cihaz bağlı olan merkezi bilgisayarlardı.
Bağlı olan terminallere 'dumb' (aptal) terminaller deniyordu. Diğer bir deyişle giriş ve çıkış
cihazları (ekran ve klavye gibi) ve depolama yerine sahiptiler fakat kendileri için işlem
yapamazlardı. Burada geçmiş zaman ekleri kullanılsa da günümüzdeki modern ağ
teknolojisinin yanında bu tip ortamlar hala kullanılmaktadır. Yerel terminaller sıradan düşük
hız bir seri arabirim ile makineye bağlıydılar. Uzaktaki terminaller modemler ve sıradan dialup
telefon hatlarıyla makineye bağlanıyorlardı.
Bu ortamda 1200, 2400 ve 9600 bps transfer hızları sunulabiliyordu. Bu dijital ağ
standartları için düşük fakat pek çok uygulama için uygundu. Burada tanımlanan host/
terminal kullanımı en saf şekliyle merkezi işlemedir. Bu tip bir ortamdaki işleme
uygulamaları aşağıdakiler gibidir:
Geniş bütünleşmiş veritabanı yönetimi
Yüksek-hız bilimsel algoritmalar
Merkezi döküm kontrolü
Mainframe host/ terminal ortamında işlemler küme yada interaktif olabilir. Küme
işleme ile, işlemler daha sonrası için depolanır ve hep birlikte işleme tabi tutulurlar.
Bu yüksek hızlarda işlemeye izin verir. İnteraktif işlemede ise veriler girer girmez
işlenirler. Bu daha yavaştır ama belirgin avantajları vardır.
Mainframe’ler gelişip yüksek hızda bağlantılara sahip olunca bazı haberleşme
işlemleri başka cihazlara devredildi. Bu cihazlar cephe işlemcileri (FEPs-front end
processors) ve grup kontrolcüleri (CCs-cluster controllers) idiler. Cephe işlemcisi ağ
haberleşmesine adanıyordu. Host bilgisayar ve yüksek hız bağlantı arasında duruyordu. Grup
kontrolcüsü FEP’e bağlıydı ve adından da anlaşıldığı gibi çok sayıda terminal ile
haberleşmeyi yönetiyordu. FEP’ler ve grup kontrolcüleri dağıtık işlemenin başlangıcıydılar
ve dağıtık işleme bilgisayar ağ haberleşmesinin başlangıcıydı.
Merkezi mainframe bilgisayar sistemlerinin çeşitli dezavantajları vardı. İşlenmemiş
bilgiye ve raporlara sınırlı sayıda insanın kontrol erişimi vardı.
Yazılım hazırlamak için pahalı bir yazılım geliştirme ekibi gerekiyordu. Ayrıca bakım
ve destek harcamaları yüksekti. Doğal evrim dağıtık işleme yönündeydi ve minibilgisayarlar
(adının aksine hala geniş makineler) mainframelerden işlemin çoğunu almaya başladılar.
Dağıtık hesaplama ile geleneksel host/terminal ortamlarda kullanılandan daha
komplike ağlara ihtiyaç duyulmaya başlandı.
5
Dağıtık minibilgisayar-tabanlı ortamlarda, dumb terminallere seri bağlantılar yine
desteklenmekte. Fakat bağımsız çalışma istasyonlarının gelişimiyle Ethernet gibi gerçek ağ
arabirimlerine doğru bir eğilim başladı.
Minibilgisayar-tabanlı dağıtık ortamlarda işlenen tipik uygulamalar:
CAD/CAM (bilgisayar destekli dizayn/bilgisayar destekli üretim)
Haberleşme
Proje Yönetimi
Orta-Ölçü Veritabanı Yönetimi
Dağıtık işlemeyi yönetmek merkezi işlemeyi yönetmekten daha zordur fakat pek çok
avantajı vardır. Büyük bir işin iş yükünün çeşitli makineler arasında paylaştırılabilmesini
sağlar. Örneğin bir bilgisayar çeşitli işlemciler üzerinde işin küçük parçalarını başlatabilir ve
tüm işlemi bitirmek için çıktıları kullanabilir. Bu mevcut işleme gücünün verimli
kullanımıdır. Büyük işleri hızlandırır ve işlemcilerin işin kendileri için uygun bölümlerinde
kullanılmasına izin verir. Özetleyecek olursak, dağıtık işlemenin karakteristikleri aşağıdaki
gibidir:
Bağımsız iş-istasyonları (bazı durumlarda minilere ve / veya mainframe lere
bağlı)
Hazır yazılımlar
Merkezi olmayan kaynak yönetimi
Farklı üretici firmalardan oluşabilen ortamlar.
Minibilgisayar/bağımsız iş-istasyonları ortamındaki dağıtık işleme günümüzde
bildiğimiz bilgi ağlarının oluşumuna yol açtı. Bu evrimdeki diğer bir safha ise entegre
devrelerin keşfi idi. Bu daha küçük fakat daha güçlü makinalara fakat hepsinin farklı yazılım
kullanabilmesine yol açtı. Otomasyon adaları arasındaki haberleşmeyi mümkün kılabilmek
için çeşitli üreticiler kendi ağ mimarilerini geliştirmeye başladılar. Bunlardan ikisi DECnet
(sahibi Digital Equipment Corporation) ve SNA (System Network Architecture, sahibi IBM)
dir. Bu ağlar adanmış PSTN bağlantıları üzerinde çalışırlar. DECnet ve SNA 'enterprise'
ağlardır. Kendi organizasyonlarına hizmet veriyor fakat diğer ağlarla aynı ortamda
çalışamıyorlardı. Interoperability konusunu çözmede ilk çalışan packet-switched ağ
Amerikan hükümetinin ARPANET’idir.
ARPANET, 1960’larda geliştirildi ve bilgisayar donanımı seçimlerine bağlı
kalmaksızın pek çok organizasyonu birbirine bağladı. Modern 'küresel' geniş alan ağ
yapısına atılan ilk adımdı. Belki de ağ yapısına en büyük teşvik mikrobilgisayar veya
PC’lerin (kişisel bilgisayarlar) geliştirilmesi idi. Mikrobilgisayar ölçek haricinde
minibilgisayar ve mainframe’lerden çok da farklı değildi. Gerçekte günümüzün bazı PC’leri
5 - 10 yıl önceki mini’lerden çok daha güçlüdürler. PC’yi, bütün bilgi haberleşmesinin kendi
içinde yapıldığı minyatür bir mainframe ortamı olarak da düşünebilirsiniz. Modern PC ile
geleneksel bilgisayarlar arasındaki ana fark PC’lerin işleyiş hızı. Bunun sebebi de kısmen,
modern PC’lerde yüksek hız kullanıcı arabirimleri kullanılmasıdır. PC’lerdeki bu hızın
sebeplerinden biri de genelde depolama için kendi hard disklerini kullanmaları ki bunlara
6